Pain & Gain (2013) Film İncelemesi

“eksisozluk.com adresindeki yazımdan alıntıdır”

arka planındaki gerçek hikayeyi ve yönetmenini vs. bilmeden izlediğim, beklemediğim kadar iyi çıkan film. esasında, dwayne johnson ve mark wahlberg‘i görünce yer yer komedi öğeleri içeren bir aksiyon izleyeceğim izlenimine kapılmıştım. fakat filmin anlatacak çok daha ciddi bir öyküsü varmış.

amerikan rüyasını götünden anlamak, çabalayıp duran bir azınlık olmak, elindeki ile yetinmemek hususunda ufak ufak hikayeler anlatıyor film izleyene. ve özellikle amerikalı izleyiciye (hispanik/latin/siyahi kesime özellikle) bol bol mesajlar veriyor.

— spoiler —

amerikan rüyası nedir? nasıl yaşanmalıdır ? amerikan rüyasında neden kestirme yollara başvurulmamalıdır? amerika size neler sunar? kanunlara uymazsanız nasıl götünüzü keser? yahudiler ve beyaz protestanlara neden bulaşmamalıyız? neden başımızı belaya sokmamalıyız ve illa ki bir suç işleyeceksek bunu neden biraz daha zekice yapmalıyız gibi soruların cevabı film boyunca ekranımızı süslüyor.

karakterlerimizin her birinin çeşitli zaafları ve güçsüz yönleri var. adrian bir zenci erkeğe yakışmayacak şekilde ereksiyon sıkıntıları yaşamakta ve balık etli beyaz kadınlara karşı zaafı var. paul, koyu bir hristiyan ama sık sık kilisesine sırtını dönerek kokain ve seks aleminde bulmakta kendini. lugo ise belki etnik kökeni, belki aylık geliri ile bir şekilde eziklik içerisinde hissetmekte kendini. bahçeli evlere ve zenginliğe karşı bir hırsı ve tutkusu var.

sun gym de işleri iyi gitmesine rağmen hiçbiri amerikan rüyasına ulaşmak için gereken servet biriktirme zamanını bekleyemiyor. kısayolu seçiyor, tutkularına ve zaaflarına yeniliyorlar.

filmin ne olduğunu bilmediğimden, mark wahlberg’in bahamalardaki sahneleri bitene kadar herhalde en azından bu paçayı sıyıracak falan diye beklentim vardı hala. fakat film tokatlarını finalde gangstas paradise ve karakterlerin giydiği hükümler ve gerçek görüntüler ile bir bir atınca durum tam olarak anlaşıldı.
— spoiler —

diyaloglar vasatın gayet üzerinde yazılmış.doksanların ortasına ilişkin kostüm ve ortam tasarımları hiç fena değil. oyunculukların hepsi yerli yerinde ve film izleyiciyi sıkmayan bir kurgu ile gayet kaliteli bir biçimde akıyor.michael bay ummadık taşı ile sıkı baş yarmış kanımca. imdb notuna aldanmadan, bu tarz gerçek öyküleri, kara komedileri vs. sevenler için gayet izlenebilir bir film olmuş.

You may also like...