Arap Baharı, Suriye ve Türkiye

Arap Baharı tüm Ortadoğu’yu ve Dünyayı ilgilendiren bir gelişme . Tunus, Yemen, Mısır gibi ülkelerde gördüğümüz ve başarıya ulaşan isyan hareketlerini, yerinden oynamaz çınar gibi görülen devlet liderlerini alaşağı ediyor, reforma zorluyor ve dengeleri değiştiriyor. Bu hareketlerin arkasındaki etkin güçlerden bir tanesi Müslüman Kardeşler Örgütü. Bunun dışında Katar merkezli El-Cezire televizyonu da, hareketlerle ilgili olarak Dünyayı ve Arap dünyasını sürekli olarak bilgilendiriyor ve gelişmelerde söz sahibi bir konumda. Akşam Gazetesinin Ortadoğu uzmanı Hüsnü Mahalli, son dönemde Suriye’deki olaylar ve Türkiye’nin duruşu ile ilgili önemli bir röportaj gerçekleştirdi. Aynen aktarmak istiyorum. Suriyedeki problem ülkemizi yakından ilgilendirmektedir.


————————————-

“Türkiye ile Suriye arasındaki bahar havasının bittiğini ve artık ilişkilerin geri döndürülemez bir noktaya geldiğini söyleyen Hüsnü Mahalli endişeli: ‘Türkiye’nin Ortadoğu’da önünü kesmek için bölgeyi karıştırdılar. Şimdi bayrak olayı gibi provokasyonlarla Şam-Ankara ilişkilerini bozuyorlar. Suriyeliler öfkeli. Kıbrıs’ta olanları burada deniyorlar”

Tunus ve Mısır’la başlayan süreç, şimdi de Suriye’yi tehdit ediyor. Ne oluyor bölgede gerçekten?
Büyük oyun şu: Müslüman Kardeşleri iktidara getirmeye çalışıyorlar. Mısır’daki Müslüman Kardeşler’i getirirlerse, yeni bir eksen yapacaklar AK Parti ile. Plan bu.

Müslüman Kardeşler kendilerine AK Parti’yi model aldıkları için bu Türkiye açısından iyi bir durum değil mi?
Dar bir tablodan bakarsak öyle. Ama geniş tabloda, tüm coğrafya derinden sarsılacak ve yeni durumun oluşması çok sancılı olacak. Dolayısıyla işlerin kimin kont-rolünde olacağı çok net değil ve riskli. ABD’nin planı bu: uyumlu İslam’ı yaratmak. Mısır’da Müslüman Kardeşler iktidara getirilmeye çalışılıyor. Askerleri iktidara getirdiler, onlar da şimdi Müslüman Kardeşler ile flört ediyor. Bu arada dikkat edin, İsrail aleyhinde tek kelime söylemiyorlar.

Suriye neden Batı dünyası için bu kadar önemli?
Çünkü nüfusun yüzde 15’i Hıristiyan. Batı’ya Hıristiyanlık Suriye’den yayıldı. Batı’nın değer yargılarında tarih çok önemlidir. İkincisi Suriye Lübnan’ın veya Lübnan Suriye’nin uzantısı. Lübnan’da da nüfusun yüzde 30’u Hıristiyan. Lübnan’a kim ilgi gösteriyor? Fransa. Oraya dönük bir tarihsel hesaplaşma var.

Bu süreçte Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ne yapacak?
Esad’ın elinde üç silah var: Birincisi, Hizbullah ve İran. İkinci silahı, Rusya ve Çin. Üçüncüsü, yeni müttefiki Hindistan. Hindistan da BM’de Suriye’nin yanında.

Ankara peki?
Ankara bitti. O bahar havası geçti. Türkiye-Suriye balayı bitti. Bunu da kimse geri alamaz.

KUMANDA MERKEZİ KATAR
‘Esad Suriye’de şiddet uyguluyor’ diye okuyoruz haberlerden. Bir sürü mülteci Türkiye’ye geldi. Ne oluyor Suriye’de?
Hiçbir şey yok. Bu işlerin hepsi örgütlü! Bakın, tam bir yıl öncesinde, daha ortada hiçbir olay yokken, bu çeteler harekete geçti. Ayrıca, ‘görgü tanıkları’ dediğimiz insanların Katar’da eğitim gördüklerini, kendilerine istihbarat örgütlerinin kullandığı türden elektronik teçhizat verildiğini biliyoruz. Ben bunu kendim birinci elden biliyorum. Operasyonun kumanda merkezi Katar. Şu anda El Cezire’nin Arapçası resmen istihbarat merkezi, CIA merkezi gibi hareket ediyor ve provokasyon yapıyor. Bir de ‘Türkiye’ye gelen herkese 500 dolar para veriliyor’ diye bir dedikodu çıkarıldı. Ondan sonra akın akın insanlar gelmeye başladı. Suriye isteseydi, 25 kilometrelik yürüyüş yoluna tankları koyardı, kimse gelemezdi. Öldürdü, tecavüz etti, biçti… Bunların hiçbiri doğru değil, hepsi palavra! Esad 3 ay içinde beklenen tüm reformları yapacak ama tabii, bu durum süreci dindirirse… Halkın yüzde 90’ı iktidardan hoşnutsuz ama ona rağmen 6 ay önce bir seçim olsa, Esad yüzde 70 oy alırdı. Genel kanı, ‘Esad yapar, düzeltir’ şeklindedir. Ama her şey provoke ediliyor.

Süreci dindirir mi reform yapmak bu aşamadan sonra?
Bu provokasyon sürdüğü sürece, ne yaparsanız yapın, kargaşa bitmez. O nedenle Suriye’de Türkiye’ye çok kızıyorlar. Suriye Dışişleri Bakanı ‘Daha kimse gelmeden bir hafta önce çadır kurdunuz’ diye tepki gösterdi Ankara’ya. Türkiye böyle yapmasa bu işler bu kadar sarpa sarmazdı. Çok öfkeliler.

Sizce nedir Suriye’de hedef? Ne olursa olsun, Esad’ı iktidardan indirmeye mi çalışıyorlar?
Bence, ona tam karar veremediler. El altından mesajlar gidiyor: ‘İran’dan ve Hizbullah’tan vazgeç’ diyorlar. Sürecin uzamasının gerçek nedeni bu. Çünkü, İsrail’i rahatsız eden gerçek mesele Hizbullah. Bugün Hizbullah’ın elinde 40-50 bin militan, 30-40 bin füze var.

İran’dan el çekerse, Müslüman Kardeşleri iktidara getirme planı biter mi?
Evet.

Peki Esad bunu der mi?
Hayır.

O zaman süreç her halükarda Esad’ı indirmeye gidiyor gibi görünüyor…
Ama indiremezler. Yani, kolay olmaz o iş. Çünkü, ordu Esad’ın arkasında. İndirirse iç savaşla indirirler Libya gibi. Benim gördüğüm Libya benzeri Halep’te bir ayaklanma çıkaracaklar. Çünkü Halep Sünni bir kent ve Türkiye’ye de yakın. Sınıra 40-45 kilometre mesafede. Eğer Halep’te bir ayaklanmayı yaptırabilirlerse, BM’den hava koruması istiyorlar. Çünkü biliyorlar ki Halep ayaklanırsa, Esad ve ordu gelip Halep’i bombalar. Bunun için koruma istiyorlar. Bu korumayı da NATO üssü burada olduğu için Türkiye’den isteyecekler. Tıpkı, Libya gibi. Şimdi bunu oynuyorlar.

Türkiye-Suriye arasında çatışma riski görüyor musunuz?
Eğer bu Halep projesi olursa, evet.

MISIR SEÇİMLERİ KRİTİK
Bundan sonra ne olacak sizce?
Mısır’da 25 Eylül’de seçim var. Her şey oradaki seçime bağlı. Suriye, Tunus, Yemen… Hepsi Mısır’da ne olduğuna bakacak. Mısır’da en örgütlü Müslüman Kardeşler. Diğerleri hem o kadar örgütlü değil, hem de laik, liberal bir sivil devlet kurmak üzerinde anlaşamıyorlar. Müslüman Kardeşler gelemezse, iç savaşa sürüklenir. O nedenle Müslüman Kardeşler üzerinde ‘Türkiye ile yakın olacak, İsrail ile iyi ilişkiler kuracaksınız’ diye baskı var.

Müslüman Kardeşler iktidara gelmezse peki?
O zaman Suriye karışır. İktidarı, yani Esad’ı götürmeye çalışacaklardır. O zaman İran da bunu görüp, Türkiye’yi karıştırmaya çalışacak. Radikal İslam’dan tutun da, PJAK’a kadar her şeyi kullanacak. Zaten İran resmi medyasında Suriye üzerinden Türkiye aleyhinde çok yazı çıkıyor.

KUŞLARA ORTAK İSİM
Suriye-Türkiye ilişkilerinin geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aralıkta Ankara’da ortak bakanlar kurulu yapıldı. Kuşlar bile birleştiriliyordu. Bakanlar, Kelaynakların ismi ortak olsun diye Latince’den isim arıyorlardı. İki ülke nerdeyse birleşme aşamasına gelmişti. Bu sene kimlikle gidilecekti. Suriye’de inanılmaz Türkiye sevgisi vardı. Referandum yapsanız, Hıristiyanları dahi ‘Türkiye ile birleşelim’ derdi. Siz Esad’la can ciğerdiniz. Kim ne derse desin, 3 günde sattınız. Suriye’de sokakta, takside herkes ‘Türkiye nasıl bize bu kazığı attı?’ diye soruyor. Peki nasıl bozuldu? Hem de iki günde… Bu bir oyun. Türkiye ile Suriye’nin ilişkilerinin bozulmasının hiçbir izahı olamaz. O zaman oyun diyorsun.

Türkiye karşıtı protestolar görmüyoruz ama…
Devlet kontrol ediyor, ‘yapmayın’ diyor.

Batı, bölgeye asla istikrar getirmez
Siz hem Suriye, hem de Türkiye vatandaşı olarak nasıl hissediyorsunuz tansiyon yükselirken iki ülke arasında?
Ben Türkiye Suriye ilişkilerinin gelişmesi için bizzat çalışmış biriyim. Eski Cumhurbaşkanı Sezer’in Hafız Esad’ın cenaze törenine gitmesi konusunda rol oynayan bir gazeteciyim. 2003’te Abdullah Gül, Irak’taki savaşın durdurulması için bir Ortadoğu turuna çıktı. O turda ben de vardım. O günden itibaren Suriye-Türkiye ilişkilerinin bu hale gelmesi için her türlü çabayı harcadım. Şimdi rezil bir durumdayım. Bunu söyleyemiyorum. Ben 20 yıl Suriye’de yaşadım ama 40 yıldır buradayım. Eşim Türk, iki kızım var. Ben hiçbir zaman Suriye’deki yönetim süper demedim, desteklemedim, Beşşar Esad gelene kadar Suriye’ye girişim yasaktı. Oradaki iktidara karşı mücadele veren birisiydim. Suriye’ye karşı ne kadar duyarlıysam, burada çok daha duyarlıyım. Bu coğrafyanın adam olabilmesi için Türkiye’nin varlığının çok önemli olduğuna inanıyorum. Türkiye şekillendirebilir burayı, berbat da edebilir. Ben buna inanıyorum. Şimdi bu bayrak meselesi de provokasyon. Daha önce Kıbrıs’ta yapılanlar şimdi burada yapılmaya çalışıyorlar.

Yeni tabloda Türkiye daha az egemen olacak diyorsunuz, öyle mi?
Evet, öyle diyorum. Batı bu coğrafyada istikrar aramaz, ben buna inanmam. Osmanlı buradan çıktığından beri bu coğrafyada istikrar yok. Osmanlı’nın çökertilmesinin ardında da bu var. Yine aynı plan sahnede. Bakın, iddia ediyorum: Eğer Türkiye ABD’nin çizdiği rolü üstlenmezse, burada kurulan El Cezire her türlü provokasyonu yapacaktır. Biz 100 yıl önce Osmanlıyı çökerttik, şimdi de Türkiye’nin önünü keseriz diye bir psikoloji içindeler. Türkiye bölgede inanılmaz prestij sahibiydi. 25 Mayıs’ta önemli bir zirve yapılacaktı. Suriye, Ürdün, Lübnan ve Irak Başkanları Avrupa Birliği benzeri bir oluşuma imza atacaklardı. Hazırlıklar yapılıyordu ve ben bunu bizzat biliyorum.

Angelina Jolie de projenin parçası
BEN zaten o kadına gıcık olurum. Irak Savaşı sonrası 3 milyon göçmen vardı. Niye gidip birisinin yanağını okşamadı. Gittiği ülkelere bakın, ya gitmeden ABD politikalarından dolayı önce belaya girmiş ülkeler, ya da gittikten sonra belaya girecek ülkeler. Çok seviyorsan, git Irak’a. ABD işgali altında. 4 milyon dul kadın var, sefalet diz boyu. Bu projenin bir parçası.

İsrail’le uyumlu bir İslam anlayışı oluşturulacak
Tüm bunlara bakınca, 10 yıl sonra nasıl bir Ortadoğu planlanıyor sizce?
Mutlaka ılımlı-uyumlu Müslümanları iktidara getirecekler.

Ne gerek var böyle bir düzenleme yapılmasına şimdi?
Sovyetlerin dağılmasından sonra Batı ideolojik bir boşluk yaşıyor. İslam’ı İsrail ile, Yahudilik ile uyuşturmaktır asıl hikaye. İslam’ın ideolojisinde Yahudi düşmanlığı var. Dolayısıyla bu uyumlu Müslümanlar ‘Biz İsrail’i seviyoruz. Beraber yaşıyoruz’ dedikten sonra Müslümanlığın içini boşaltıyorsun. Ama bu kolay değil.

Neden kolay değil?
Çünkü İsrail ideolojisinden vazgeçmeyecek. İdeolojileri, siyonizm buna izin vermez. ABD’deki Yahudi lobileri de gücünü İsrail’e sahip çıkmaktan alıyor. Fethullah Gülen de dikkat ettiyseniz, Mavi Marmara olayında İsrail’den izin alsaydınız dedi. Her yol İsrail’e çıkıyor bakın. İsrail Batı’nın projesinin hem amacı, hem aracı, hem de sahibi.

 

Kaynak : Akşam Gazetesi, 25 Haziran 2011

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.