Man Up (2015) Film İncelemesi
İngiliz mizahını seven biriyim. Hollywood ve ABD’nin propaganda gücü sayesinde pompalanan Amerikan komedilerinin aksine, bence İngilizler, daha ince espriler ve göndermeler yapabiliyorlar. Bunları senaryolarına sıkıştırıp iyi filmler de ortaya çıkarıyorlar. Canal + ve BBC ortak yapımı olan Man Up filmi de böyle bir romantik komedi. Arka planına Londra’yı, birayı, şarabı, kişisel gelişim kitaplarını ve bir rastgele randevuyu alan bir film, izleyicilerine iyi vakit geçirmeyi vaat ediyor ve bunu İngilizlerin zekası, aksanı ve göndermeleri ile yapıyor.
Başrollerinde Simon Pegg ve Lake Bell’i gördüğümüz film, klasik romantik komedilerden çok da farklı değil. Lake’in oynadığı Nancy karakterinin, Pegg’in tren istasyonunda karşılaştığı Jack’e buluşmayı beklediği kız gibi davranarak onunla harika bir gün geçirmesi ve filmin akşamında gerçeklerin ortaya çıkmasıyla bu tek günlük ilişkinin bitişini izliyoruz.
Elbetteki bu bir gün boyunca Nancy ve Jack karakterlerinin hayatına giriyor, onlarla Londra sokaklarında içiyor, bowling oynuyor, esprilerine gülüyor ve hayat hikâyelerini dinliyoruz. Nancy oldukça dolu bir karakter ve hayata ilişkin sağlam teorileri var. Jack ise bir boşanmadan yeni çıkıyor ve hafiften orta yaş krizi içerisinde. 34 yaşındaki Nancy ve 40 yaşındaki Jack’in yalnızlıkları birbirlerinde son buluyor bir nevi.
Daha ziyade iki ana karakter üzerine kurulu film, izleyicisini sıkmadan bir romantik komedinin yapması gerekeni yapıyor. Kendinizi iyi hissettirerek final yapıyor. Soundtrack albümü de pek hoş olan, kesinlikle sıkılmadan izleyebileceğiniz hoş bir film. Zaman zaman pek şirinleşip sevimlileşen Lake Bell için dahi izlenir. Benim notum 8/10.